Firenzia Fireblood – Ateş Elementalist Savaşçı
Yasak bir aşkın çocuğu olan Firenzia, Abunen Kolden’li bir Ateş Elemi askeri ile Arrakanna’nın batı ovalarından bir çiftçi kızının birleşmesinden doğdu. Babasının birliği, gizli bir görev için Arrakanna topraklarında konuşlanmıştı; yine de köylüleri katletmeyip, toprağı üzerlerinde işgal ederken onlara merhamet göstermişlerdi. Bu sırada çiftçinin kızı, orduya mensup bir askere âşık oldu — ve asker gitmişken, kısa süre sonra hamile olduğunu fark etti. Kız çocuğu ilk doğduğunda normal görünüyordu, yalnızca kolunda garip bir iz vardı. Fakat birkaç gün içinde bedeninden ateşin özü sızmaya başladı; derisi ateş gibi ısındı, saç tellerinden kor parçaları kıvılcımlandı.
Bebeğe Firenzia adını annesi verdi. Ancak ailesi, onun bir şeytanın tohumu olduğuna inanıyor, bebeğin denize atılması ya da bataklıkta boğulması gerektiğini söylüyordu. Annesi buna karşı çıktı; kızını alıp Arrakanna’nın ıssız köylerine sığındı, ne iş bulursa yaparak yaşamaya çalıştı. Fakat her defasında, çocuğun doğası fark edildiğinde köyden kovuldular. Firenzia gerçeği anlayacak yaşa geldiğinde, Okh başkentinde yaşıyorlardı — ticaretle uğraşan bir şehirde. Burada hava, su ve toprak elementlerinden Elemi’lerle karşılaştı. Onlar, ateşe bağlı olanların kaderinin karanlık olduğunu, ateş Elemi’lerin kaçınılmaz olarak kötülüğe sürükleneceğini söylediler. Firenzia, annesinin hayatını daha fazla zorlaştırmak istemedi; kaderinden kaçmak için limandaki bir yük gemisine gizlice bindi. Metal bir sandığın içine sığındı, kapağını hava alacak kadar aralayarak denize açıldı.
Günler süren yolculukta açlık ve halsizlikle bitkin düşmüştü. Onu bulan mürettebat üyesi, sandığın tuhaf sıcaklığını fark etmişti. Kaptan, kıza zarar vermek yerine onu kamarasına davet etti ve sofrada yer açtı. Kendini bir kaşif olarak tanıttı; uzak diyarlarda dünyayı anlamaya ve haritalandırmaya adanmış bir örgüt için çalıştığını söyledi. Küçük kıza, büyüyünce ne olmak istediğini sordu. Firenzia’nın bir cevabı yoktu; hep annesinin gölgesinde yaşamış, kendi geleceğini hiç düşünmemişti. Gemiye de plansızca binmişti, sadece “uzaklara gitmek” istemişti — hem kendisinden hem de lanetinden kaçmak için.
Kaptan, ona uzak denizlerin hikâyelerini anlattı: harikalar, tuhaf yaratıklar, bilinmeyen topraklar… Küçük kız, ilk kez büyülenmişti. Kaptan, onun gibi birinin memleketi Abunen Kolden’de nadir bulunduğunu, isterse örgütlerinde kıymetli bir yer edinebileceğini söyledi. Eğer eğitilmeye istekli olursa, bir stajyer kaşif olarak başlayabilecekti.
Firenzia bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Böylece, Dünya Kaşifleri ve Avcılar Birliği (WEHL)’nin tarihindeki en genç üyelerden biri oldu. Kaptan Felix, yıllarca onun akıl hocası oldu; ona okumayı, yazmayı, kara, hava ve deniz yaratıklarının bilgilerini, Tharador’un ve Edrador’un tarihini öğretti. Firenzia için Felix, hiç sahip olmadığı bir babaydı — ona yük değil, umut olarak bakan biri.
Yıllar sonra Firenzia kendi yolunu seçti; Felix’in gölgesinden çıkarak bir avcı ekibine katıldı. Kendi yaşındaki avcıların on yıl ilerisinde bilgi ve tecrübe biriktirmişti. Hem bilgisiyle hem de savaş yeteneğiyle akranlarını gölgede bırakıyordu. Ateş Elemi oluşu, WEHL içindeki bazı Elemi’lerin ondan uzak durmasına neden olsa da, çoğu onu genç yaşına rağmen bir usta olarak görüyordu. Çünkü Firenzia’nın damarlarında akan ateş yalnızca yıkımın değil, aydınlığın da simgesiydi — ve o, geçmişinin lanetini güce dönüştürmeyi başarmıştı.









Değerlendirmeler
There are no reviews yet