Ilvos Drak’thin – Drow Ay Büyücüsü
Ilvos dünyaya geldiğinde ölü doğmuştu; bedeni maviye çalan, nefessizdi ve dünyaya yalnızca keder ve umutsuzluk getirmişti. Annesi, yasla kavrulmuş bir hâlde, ölü bebeğinin bedenini kucağına alıp ay havuzuna götürdü; orada ikisini birden suyun altına gömerek, çocuğunun ulaştığı öte dünyada ona katılmak istedi. Fakat ilahi Glanbeli’nin onlar için başka planları vardı: ay havuzunun suları içinde, Ilvos’un gözleri açıldı; parlak, berrak ve yukarıdaki dolunayın soluk mavi ışığıyla parıldıyordu.
Annesinin zihninde nazik bir ses yankılandı: onun zamanı henüz gelmemişti. Ardından, yükselen bir gelgit gibi, havuzun suları onu dışarı fırlattı ve taşlık zemine savurdu. Bu mucize yalnızca o an orada olan birkaç kişi tarafından bilindi; zira Ilvos’un annesinin en büyük korkusu, oğlunun bir mucize ya da peygamber ilan edilerek mabedin elinden alınması ve Glanbeli Tapınağı tarafından gösterişle sergilenmesiydi. Bunun yerine, oğlunu anaerkil çevresinde olabildiğince sıradan bir şekilde yetiştirmeye çalıştı. Ancak bu, zamanla zorlaştı. Ilvos’un fark edilmemesi imkânsız birtakım tuhaflıkları vardı. Soluk mavi, parıldayan gözleri en belirgin olanıydı; ama zararsız sayılabilirdi. Asıl mesele, Ilvos’un ruhunun ayın evrelerine doğrudan bağlı olmasıydı: her yeni ayda sağlığı bozuluyor, her dolunayda ise canlanıyor ve Minera’nın Nefesi’nin kudreti onu yıkıcı bir güçle dolduruyordu. Daha çocukken, tapınak onu buldu ve bakım altına aldı; hem onu incelemek hem de güçlerini ve potansiyelini tanımadan büyümesi durumunda yaratabileceği tehditten sakınmak için yönlendirmek adına. Onlar için Ilvos, yaşayan bir Glanbeli mucizesiydi – ama aynı zamanda yanlış büyütülürse her şeyin sonu olabilirdi.
Ilvos her ne kadar tapınakta yetiştirilmiş olsa da, annesiyle görüşmesi yasaklanmadı. Bu karar bizzat Başrahibe tarafından verilmişti; aksi hâlde bunun yalnızca acı getireceğini ve olası yıkıcı öfke patlamalarını körükleyeceğini düşünüyordu. Zamanla, bu garip yeni hayat Ilvos için norm hâline geldi ve tapınaktaki yoldaşlarına ve koruyucularına derin bir sevgi ve hayranlık geliştirdi. Şimdi yetişkin olan Ilvos, hayatını kendi isteğiyle halkına – Lo Fuin’in Glanbelit halkına – hizmet etmeye adamış durumda. Mabedin umudu, onun Glanbeli’nin ilahi iradesi ve gücünün bir yansıması olarak, İrinax’ın yalanlarını çökertmesi ve bazı soydaşlarını yeniden ışığa kavuşturmasıdır. Bu görevde Ilvos şimdi büyük bir engelle karşı karşıya: kendini Vaezirak adını taşıyan, mantarlarla dolu iğrenç bir yaratıkla ittifak kurmuş İrinaxili güçlerin kuşatması altında buluyor. Ona karşı koyabilmek için tüm bilgeliğini kullanmak zorunda kalacak ve bu mücadelede yanında yalnızca birkaç sadık Glanbeli hizmetkârı olacak.
Değerlendirmeler
There are no reviews yet