Indelian Katarin – Okyanus Ruhu Büyücüsü
Katarn Denizi, Tharador’daki İnsanların ya da diğer ırkların yasalarından ve topraklarından bağımsız yaşayan onlarca Deniz Elfi kabilesine ev sahipliği yapan adalarla doludur. Yaratılış Çağı’ndan beri bu topraklarda var olmuşlardır; ana karadaki kardeşlerinden izole ve kültürel olarak tamamen farklı bir şekilde. Indelian da burada, Uthwalin halkı arasında büyütüldü. Tüm Deniz Elfleri gibi onlar da, denizin altındaki karanlık yaratıklardan balıkçılarını ve denizcilerini koruyan tanrıça Inderimaeth’e derin bir bağlılıkla tapınmaktaydılar. Indelian’ın kabilesinde iyi ruhlar tarafından doğduğu söylenirdi; büyük gelgit sırasında, doğrudan dalgaların içinde dünyaya gelmişti — bu, hem anne hem de çocuk için büyük talihin işareti olarak kabul edilirdi.
Gerçekten de, Indelian doğuştan itibaren kabilesindeki diğer hiçbir bireyde olmayan bir denizle uyum yeteneğine sahipti. Ellerinin bir hareketiyle gelgitin akışını yönlendirebilir, gemileri dalgalar üzerinde sürebilir, boğulmakta olanları suyun altından çekip çıkarabilirdi. Aynı derecede mucizevi olan bir diğer yeteneği ise okyanusun en üst katmanından tabanına kadar millerce mesafedeki her şeyi hissedebilmesi ve görebilmesiydi. Her bir balık, sürü ya da leviathan, onun için deniz sanki bir dürbünmüş gibi görünür olurdu; sanki dünya, karadaki en berrak günden bile daha net bir şekilde gözlerinin önüne serilirdi. Bu yüzden Indelian, gençliğinde olduğu kadar yetişkinliğinde de kabilesi tarafından bir halk kahramanı gibi görülmeye başlandı. Ancak Inderimaeth’in kendisine deniz üzerindeki tüm bu kudreti bahşetmiş olmasına rağmen, havadan gelen bir saldırıya karşı yapabileceği pek bir şey yoktu.
Alimrothlu Akıncılar, Uthwalin adasını bir balina avı kolonisi için yeni bir yerleşim yeri olarak belirlediklerinde, köylülerin direnmesine bile fırsat tanınmadı. Indelian o gün öğleden sonra sahilden birkaç mil uzaktaydı; ufukta dumanların yükseldiğini, altında da parlayan bir kor gibi ışığı gördüğünde, hızla yüzerek sahile döndü. Ancak köyüne ulaştığında, çok geçti: köy ateşe verilmiş, tüm halk katledilmişti. Alimroth bayrağını çoktan külle kaplı toprağa dikmiş ve köy meydanında ceset yığınları oluşturmaya başlamıştı. Indelian öfke içinde, okyanusun tüm gazabını üzerlerine saldı; zırhlarını delip geçen su mızraklarıyla Alimroth askerlerini parçalara ayırdı, kalanlarını ise dev bir dalgayla boğarak hem alevleri söndürdü hem de halkının kalıntılarını denize geri taşıyarak adayı tamamen sular altında bıraktı.
Tükenmiş ve yorgun düşmüş halde, bu yıkımın ardından sırtüstü sürüklenmeye başladı. Akıntılar onu Mayreth kıyısındaki Tissvile yerleşkesine kadar taşıdı. Burası Tharador’un dört bir yanından kaçakların, kanun kaçaklarının ve haydutların toplanma noktasıydı — dürüst insanların cesaret edemeyeceği işler yapanların limanıydı. Indelian, ilk defa kendi adasının ötesindeki Tharador halkıyla karşılaşmıştı; memleketini yok eden metal zırhlı istilacılardan sonra, geri kalan dış dünyayı da hiç sevememişti. Yavaş yavaş tüm yabancılara karşı nefret beslemeye başlamıştı. Ta ki Gilded Seahorse’un kaptanı Baradin ile karşılaşana dek. Baradin, suyla hikâyeler yaratan bu tuhaf elfi dilenen bir serseri gibi izlerken fark etmişti onu.
Kaptan Baradin’e hikâyesini anlatma şansı bulan Indelian, ardından gemide bir yer edinmek üzere davet aldı — güya denizdeki canavarlardan kaçmak ve yön bulmak için güçlerini test edeceklerdi. Bu karşılaşma, Baradin’in Damned Galleon’un peşine düşme kararını ciddi biçimde düşünmesine yol açtı ve kısa süre sonra bu yolculuğu duyurdu. Indelian, yeni arkadaşlarının hayatının kendi omuzlarına yüklendiğini hissediyor; tek umudu onların güvenini boşa çıkarmamak ve onları güvende tutmak. Zira bu insanlar, memleketi yok olduğundan beri kendisine insanca davranan ilk kişilerdi. Bir süre, yaşadığı kötü muamelenin halkını koruyamamış olmanın bir cezası olduğunu düşünmüştü; ancak artık bu yanılsama yavaş yavaş sönmeye başladı.
Değerlendirmeler
There are no reviews yet