Megorga – Yılan Saçlı Kraliçe, Eulyssos’un Lanetli Güzelliği
Megorga, bir kader sapmasıdır — güzellik ile dehşetin aynı bedende vücut bulmuş hâlidir. O, Eulyssos’un en kudretli krallarından birinin kızı olarak dünyaya gelmiş; ancak doğduğu anla birlikte kehanetler susmuş, tanrılar sırtını dönmüştür.
Annesinin rahmindeyken bile ölümle mühürlenmişti; fakat babası, yasak bilgilerin peşine düşerek onu hayata geri döndürdü — titanik bir hydra’nın kanıyla. Bu lanetli çare, Megorga’ya ve üç kız kardeşine yaşamı verdi; ama sıradan bir beden değil, birer gorgon olarak.
Yılan saçlı, zehirle yoğrulmuş damarları ve taşlaştırıcı bakışıyla saray duvarlarının ardına hapsedildi. Ancak Megorga, yalnızca bekleyen bir kurban değildi. Yalnız geçen yıllarda alchemy, büyü, tarih ve entrikayı inceledi. Kafesinin altın parmaklıklarını bir gün eritmek üzere hazırlandı.
Kader, Herakaios’un suretinde geldi. Onunla göz göze geldiğinde, Megorga’nın bakışı ilk kez öldürmedi. Aksine, kaderle hizalanmış iki lanetli ruh birleşti. Megorga, kız kardeşlerini feda etti; onların kesik başlarıyla dev hydra’yı taşlaştırdı. Halk tarafından kraliçe ilan edildiğinde, onun taç giyme töreni aslında bir şah-mat hamlesiydi.
Megorga, büyüde ustalaşmış, zihinlerde dans eden ve her adımda başka bir plan kuran soğukkanlı bir zekadır. O, sadakati yalnızca güce duyar ve sadakati karşısında sunduğu şey ya zehir ya da sonsuz hayranlıktır. Onun bakışı bir cezadır; ama sözleri, en deneyimli ruhları bile sarhoş edebilir.
Görkemlidir, kusursuzdur ve tehlikelidir. Çünkü Megorga, yalnızca yaşamak istemez. Hükmetmek ister.
Değerlendirmeler
There are no reviews yet