Nils Olav – İç Toprakların Kahramanı
Nils’in doğduğu günden beri yuvası olan Steadfort, onlarca yıldır Alimrothi Akıncılarının çelikten gök gemilerinden yağan ölüm ve cehennem ateşiyle yaralanmış bir şehirdi. Birçokları gibi, onun da anne babası bu saldırılarda hayatını kaybetmiş, küçük çocuk ise şehrin harabeye dönmüş kalıntıları arasında, yıkık dökük ve tıklım tıklım bir yetimhanenin insafına bırakılmıştı. Bu yıllarda, genç çocuğun kalbinde ateşli bir nefret büyümeye başladı ve bu öfke, yetimhanedeki birçok yaşıtına da geçti, onları bir sonraki Alimrothi saldırısında savaşçı olacak yeni bir nesil haline getirdi. Fakat yıllar geçtikçe, Alimrothi’nin düzenlediği baskınlar ve yıldırım saldırıları şehrin nüfusunu giderek azalttı; çocuklar askerlerce kaçırılıyor, Alimrothi toplumunda beyinleri yıkanıyor ve sadakatleri kesinleştiğinde kendi halklarına karşı saldırtılıyorlardı.
Yine de on yıl boyunca kırılgan bir barış sürdü; Alimrothi hava gemilerini uzak tutan paralı büyücülerin gücü sayesinde. Bu sürede Steadfort yeniden inşa edildi, toparlandı. Tehdit hâlâ sürüyordu, ancak güvenlik duygusu kısmen geri dönmüştü. Fakat bu güvenlik, yalnızca altınla sağlanan büyücülerin varlığına bağlıydı. Altın bittiğinde ya da daha iyi bir iş karşılarına çıktığında çekip gittiler. Nils’in öngördüğü gibi, öyle de oldu. Çok geçmeden Alimrothi bunu fark etti ve Mayreth’in doğu sınırındaki halkın üzerine yeniden savaş açtı.
Nils, elinde kalan birkaç paralı asker ve kendi eğittiği yerel direnişçilerle halkını savunmaya öncülük etti, bir yandan da küçük bir grup, akıncıları uzak tutabilecek ya da tamamen caydırabilecek kadim bir eser arayışına çıktı. Ancak eserin gücü de sınırlıydı; gökten yalnızca birkaç gemiyi indirebildikten sonra etkisiz kaldı. Bunun ardından birkaç yıl geçmeden Alimrothi, Steadfort’un yeniden savunmasız kaldığını fark etti ve şehre tüm güçleriyle saldırarak onu ibretlik bir örnek yapmak istedi. Saatler içinde şehir yerle bir edildi, sakinlerinin çoğu yukarıdaki hava gemilerinden yağan alevlerin içinde yok oldu. Nils ise eski yetimhanesinin koridorlarında neredeyse can veriyordu; çıkabildiği kadar çocuğu kuzeye açılan kaçış tünellerine sürükledi. Yüzeye çıktıklarında, evinin alevler içinde yıkılışını görerek yenilgiyle yere yığıldı. Hayatı boyunca korumaya çalıştığı halkın neredeyse tamamı yok olmuştu.
Çocuklarla birlikte batıya doğru yol aldı, onları başkent Broerda’ya götürerek şimdiki tembel krala çıkardı. Fakat kral, Alimroth’un doğuda sürdürdüğü yağma ve savaşı görmezden geldi; Nils’i huzuru bozmakla suçladı. Broerda’dan sürgün edildi, geri dönerse ölümle tehdit edildi. Umudunu yitirmiş halde kuzeye, ormanlara doğru başıboş dolaşmaya başladı; tek itici gücü, yerel halkın fısıldadığı, bu ormanlarda beliren tanrıların söylentileriydi. Tanrıların neden Mayreth’in topraklarında yürüyüp de doğudaki sıkıntıları hafifletmediklerini, bunun yerine onu yöneten yaşlı kral gibi ormana sığındıklarını merak ediyordu. Gerçeği öğrenmeyi, belki de onların aklını çelmeyi umarak, kendini hazırladı ve kadim yaratıkların efsaneleriyle dolu Nordheim’ın sık ormanlarına yolculuğa çıktı.
Değerlendirmeler
There are no reviews yet