Melancholy – Erkek Vampir Soytarı
Neşeli ve hayat dolu Sanguine’in kasvetli ve içine kapanık karşıtıdır. Melancholy, son yüzyıldır ölümsüzlüğün acı dolu zincirlerine vurulmuştur. Derinlere gömülü, uzun zamandır uykuda olan kalbi, hem kendi acısının hem de sevgilisinin yükünü taşır. Yüzünde açıktan görülen hüzün ve keder, ölümsüzlüğün ona getirdiği mutsuzluğun dışa vurumudur. Ancak en çok kendisi için değil, sevgilisi Sanguine için ağlar.
İlk günlerinde, ikili Greypeak ve Brightstone’un bakir topraklarını dolaşan gezgin bir kumpanyada yaşadı. Soyluların görkemli salonlarında ya da köy meydanının çamurlu zemininde sahne alsalar da, paylaşılan neşe hep aynıydı—yalnızca lordlar daha cömert ödeme yapardı. İşte bu kumpanyada, işverenlerinin eşleştirmesiyle tanışmış, fakat aşk ve kaderle birbirlerine bağlanmışlardı. Sanguine’in zekâsı, cazibesi ve kahkahaları hem onu hem seyircilerini büyülerdi. O, herkesin sevgilisi ama en çok da onun gözbebeğiydi. Melancholy’nin daha ölçülü doğası ise gösterilerinde onun neşesini dengeleyen kusursuz bir zıtlıktı.
Ancak hiçbir iyi şey sonsuza kadar sürmezdi. Gösterileri, Strassen’deki Dük’ün sarayında sergilenmeye kadar yükseldi. Soylular kahkahalara boğuldu ve ikili, saray soytarısı olarak kalıcı davet aldı. Sanguine bu tekliften mutluluk duysa da, Melancholy, Dük Henrik’in aşırı ilgisinden huzursuz oldu ve kibarca reddetti. Fakat Henrik Strauss, hayır cevabını kabul etmedi. Gerçek vampir doğasını açığa çıkardı; gözlerinin önünde kumpanyadaki diğer herkesi katletti ve ikiliyi karanlık lanetiyle damgaladı.
Bundan sonra neredeyse bir yüzyıl boyunca, ikili Henrik’in görkemli kalesinde hapsedildi. Gösterileri yalnızca Dük, onun sarayı ve seçkin misafirleri için yapıldı. Bu durum yalnızca Melancholy’nin sanat ve sevgisini değil, Sanguine’in de hevesini kırdı. Ne kadar neşeli görünmeye çalışsa da, kalbindeki derin üzüntüyü Melancholy hissediyordu. Kaçma fırsatı sonunda geldiğinde, kaosun ortasında Sanguine’i de yanına alarak Strassen’den kaçtı. Günlerce aç ve bitkin dolaştılar; Dük’ün kanla karıştırılmış şaraplarıyla beslendikleri günlerden sonra, ilk kez avlanmaya zorlandılar. Açlık, nihayetinde onları günahkâr bir eyleme itti: bir gece yol kenarında genç bir çifti katlettiler.
Bu olay Sanguine’in ruhunu parçaladı. Melancholy, sevgilisinin gözlerinde daha önce hiç görmediği bir keder gördü. Onun yükünü hafifletmeye kararlı olarak eski adını terk etti ve “Melancholy” adını aldı. Ona, taşıdığı tüm acıları kendisinin omuzlayacağına, böylece sevgilisinin huzur bulabileceğine yemin etti. Çok geçmeden, ikili Barones Noctra de Blanc’ın vampir generali Benoit tarafından bulundu. O da onlara Castle Beaufax’ta sığınma teklif etti. Başka bir altın kafese kapatılma ihtimalinden şüphe duysa da, Melancholy kabul etti; çünkü günler önce yaptıkları gibi avlanmaya devam etmek, Sanguine’in ruhunu daha da paramparça ederdi.
O günden beri ikili, Castle Beaufax’ın ihtişamlı maskeli balolarında düzenli olarak sahne alıyor. Vampirleri ve ölümlüleri büyülüyorlar. Melancholy’nin yüzünde ve maskesinde acı ve keder açıkça görülüyor; performansları artık onun kasvetli doğasını yansıtıyor. Seyircilerin gözlerinden hem kahkaha hem de sevinç gözyaşları dökülse de, Melancholy’nin hissettiği yalnızca derin bir umutsuzluk. Çünkü sevgilisinin kederi, onun en ağır yükü.
Değerlendirmeler
There are no reviews yet