Aidoneus – Thespes’in Düşmüş Prensi, Sessiz Bilginin Taşıyıcısı
Aidoneus’un hikâyesi bir ihanettir — hem kendi halkına, hem de kaderine karşı işlenmiş bir günahın yankısıdır. Thespes şehrinin tahtına doğan bu sıra dışı prens, devasa boyu, boğa başlı sureti ve korkutucu kudretiyle daha bebekken efsaneleşmişti. Kimi onu tanrısal bir armağan sandı, kimi ise uğursuz bir işaret. Ama asıl farklılığı bedeninde değil, ruhundaydı: Kılıçtan değil, kalemden medet umuyordu.
Kardeşleri kahramanlık peşindeyken, Aidoneus kütüphanelerde kaybolur, gökyüzünün sırlarını çözmeye çalışırdı. Bu alışılmadık zekâ, sonunda bir kehanetin hedefi oldu: “Aidoneus, dünyanın sonunu getirecek.” Halkı onu sürgüne gönderdiğinde, yalnızca bir prens değil, bir çağ da dışlanmış oldu.
Yıllar süren yalnızlıkta, Aidoneus kaderi tersine çevirmeye çalıştı — ama yanan bir yürekle. Çağırdığı deniz titanı Urushulga, Eulyssos’u yerle bir etti. Kendi elleriyle eski dünyayı parçaladı. O andan itibaren, o artık bir ulusun prensi değil; tarihin gölgelerinde yürüyen bir tanıktı.
Yıkımın ardından, dev bir şehir-kaplumbağanın sırtında inzivaya çekildi. Yıllar boyunca dünyayı gözlemledi, not aldı, anladı. Geçmişin hatalarından pişmanlık duysa da, kendi halkının geri dönmesini istemiyor. Çünkü biliyor ki Eulyssos’un yeniden doğması, Evermere’in yok olması demek.
Aidoneus artık kahraman değil, düşman değil — bir sınavdır. Sessizce bekleyen bir uyarı. Eğer onunla karşılaşırsanız, gözlerindeki ağırlığı fark edersiniz: Bir zamanlar dünyayı yıkan bir adamın, onu korumaya çalıştığı anın ağırlığıdır.
Değerlendirmeler
There are no reviews yet