Carmine Duvall – Vampir Saraylı
Vestmeer köyünde bir ahır ustası ve at yetiştiricisinin kızıydı Carmine. Çocukluğu, Greypeak’in huzurlu kırlarında yaşayan diğerleri gibi geçti: sert kışlarda evde sığınarak, yazın ise çayırlarda koşup eğlenerek. Ailesi Freibeaurn’dandı; kan, ter ve nesiller süren özverili emekle toprak kazanmış, Greypeak soylularına değerli aygırlar satarak geçinen özgür çiftçilerdi. Serflik borçları çoktan ödenmişti; o dönemki barona bağlılıkları yalnızca vergi ve savaş zamanıyla sınırlıydı. Fakat oturan lordun gizemli kayboluşu ve hemen ardından varis olarak ortaya çıkan Barones Noctra de Blanc, bu özgürlüğü sorgulanır hâle getirdi.
Barones, tahta çıkışının ardından otoritesini pekiştirmek için köyü ziyaret ettiğinde, özellikle Carmine’in doğal güzelliğinden büyülendi. Duvall ailesine, yeni bir borç yüklemek yerine, alacaklarını bağışlamayı teklif etti—bunun karşılığında en büyük kızlarının Castle Beaufax’ta hizmet etmesi şartıyla. Ailesi buna karşı çıksa da, Carmine kendini Barones’e garip bir biçimde çekilmiş buldu. Lüks bir kalede çalışma fikri de onu cezbetmişti. Barones’in hak iddialarının sahte olduğunu bilse de, ailesinin kaybedeceği bir savaşa girmesini istemedi. Ev hizmetçisi olmak, yeni bir kuşak boyunca borca sürüklenmekten daha küçük bir bedel gibi görünüyordu.
Yolculuk, Carmine’in içine bir endişe düşürdü. Barones’in ilk sıcaklığı ve cazibesi, yerini soğuk ve hesapçı bir kötülüğe bırakmıştı. Reinmarks’ın güneyindeki köylerde halk inanışına göre Castle Beaufax, İkinci Çağ’dan kalma lanetli ve terk edilmiş bir yerdi; oraya giden geri dönmezdi. Barones’in orayı yuva edinmesi bile, halk için başlı başına bir korku kaynağıydı. Bundan sonra Carmine’in kaderi ailesi için bir sır olarak kaldı. Çünkü kaleye varışından kısa süre sonra Noctra onu ölümsüz yoldaşına dönüştürdü—sözlerine ve hükmüne bağlı, büyüleyici güzelliği sıradan erkeklerin aklını silip süpüren bir silaha çevirdi. Carmine böylece Barones’in maskeli balolarını ve şölenlerini tanıtan yüzü oldu. Reinmarks boyunca ve Greypeak’in güneyinde dolaşarak herkesi büyüledi; insanlar, onunla bir anlık konuşma ya da belki daha fazlası için davetlere akın etti.
Fakat hiç kimse Carmine’in çoktan Barones’in malı olduğunu bilmiyordu. Maskelerin ardında hâlâ onun ilgisini kazanabileceklerini sanıyorlardı. Başardıklarını düşünenlerse dehşetle, kanlarının son damlasına kadar emildiklerini görerek Barones’in kölesinin son öğünü oldular. Carmine, Noctra’nın kupasıydı: erkeklerin çalmayı hayal ettiği paha biçilmez bir ganimet. Ne var ki bu yıllar boyunca Carmine’in arzuları ve sadakati kendi iradesinden değil, yaklaşık on yıl önce Barones ile ilk kez konuştuğu andan itibaren ona bağlandığı o büyüleyici esaretten doğuyordu.
Değerlendirmeler
There are no reviews yet